15 Temmuz tarihinde çok önemli bir eşikten geçildi. Büyük bir felâketten dönüldü. Söz konusu tarihten beri, yaşananlar üzerine derinlemesine ama soğukkanlı değerlendirmede bulunduk. Bizim işimiz sokaklara çıkıp bayrak sallamak slogan atmak değil. Öyle travmatik bir durum yaşandı ki, süreçte akli selim düşünme diye bir durum asla söz konusu olamadı.
Toplum iki kesime bölündü. İhanet edenler, vatan hainleri, satılmışlar ile vatanseverler. Öyle ki burada kesimlerin durumu ele alınırken darbenin içinde bulunanlar veya yandaşları ehl-i küfür olarak bile nitelendi. İşin tuhafı sanırım müzmin laikler, Kemalistler, liberallerden darbe karşıtı olanlar ehl-i iman sınıfı içinde kaldı. Kategorize ediş çok katı ve çok da ürkütücü.
Darbe girişiminde bulunanlara kâfir denmesi tehlikesi ve bu düşünüş tarzının yeni boyutu.
AK Parti’nin kuruluşunun öncülerinden, lideri için “yiğit insan” deyip gözyaşı akıtan, en duygusal ve en bağlı Bülent Arınç’ın, Milli Görüş’ten kopuşta, ilk günden beri birlikte olan ve asla geçişlerinde pişmanlık duymayan, öncülerden olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş’ın neden görevden uzaklaştırılmadığı, tutuklanmadığı söyleniyor. Onunla ilgili gerek sosyal medyada gerek medyada yazılanlar çok ürkütücü.
AK Parti’nin oluşundan bundan üç yıl öncesine kadar koalisyon kuran, birlikte olanların tamamı aynı sorumluluk sahibi değildirler mi? Tövbe etmek, pişmanlık duymak, “Aldatıldık” demek durumu kurtarır mı? Bulaşmayanlar nasılı ve nedeni üzerinde duruluyor mu hiç?
Durum bu kadar travmatik bir hal almışken alt katmanlarda dönenler nasıl izah edilecek? Hemen herkesin bir biçimde bulaştığı bu hareket ve çevreyle ilgili başlatılan cadı avı, insanları ispiyonlama, onları ele verme hastalığına ne demeli. Yukarıdan gelen buyruk bunu hızlandırmadı mı dersiniz?
Yaşananlardan bir kaçını örnek vereceğim: “Selamünaleyküm Ali abi. Teyzem ömrü boyunca cemaatle bir bağı olmamasına rağmen soruşturmasız Kur’an kursu hocalığı görevinden alındı. Acı olan durum kendisinin şimdiye kadar hep AKP’ye oy vermiş olması. Soruşturma yapılsa kesinlikle masum olduğu ortaya çıkacaktı. Şimdi her yere ulaşmaya çalışıyoruz. Sizden de teyzem gibi masum olmasına rağmen işten atılanlar için Milli Gazete’deki yazılarınızda destek rica ediyorum. Diyarbakır’da Yusuf Ziya Cömert’le görüşmüşler, bugünkü yazısında da anlattı, destek verdi bize. Teyzemin adı Esra Demiroluk. Abi inan gerçekten FETÖ’cü olsa asla çabalamazdım onun için bile. Kendisi ülseratifkolit hastalığıyla cebelleşiyor yıllardır. Şimdi sigortasız da kaldı, ilaç desteği de kesilecek. Zaten üzüntüyle daha kötü oldu. Ve yetim. Bakması gereken çoluğu çocuğu da var. AKP bu âhları alırsa, hakkını geri vermezse inşallah bu defa artık gayretullaha dokunur.” Adı bizde mahfuz.
İbrahim Eyibilir: Yedi İklim dergisinde öykü yazarı ve yayın kurulu üyesi. Görevden alındı. Gerekçesi belirsiz. Aktif-Sen üyesi olmamış, bankalarında hesabı yok. 15 Temmuz gecesi darbeye karşı çıktı meydanlara düştü. Sayın Cumhurbaşkanı İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlık görevinden alınıp mahkûm olduğunda “Ceylânı Vurdular” başlıklı bir öykü yazmış Yedi İklim’de yayımlamıştık. Bildiğimiz tek suçu cemaate sempatisi olması…
Bingöl Üniversitesi’nde bir öğretim görevlisi: Hiçbir bağı yok sadece Bank Asya’da bireysel emeklilik hesabı olduğu için görevden alınıyor. Gene, Bingöl’de Alevi, karı koca öğretmen, söz konusu cemaat ile bağları olmuş, ehlisünnet üzere yaşamaya başlamışlar, namaz kılmışlar vs. Kendilerine Hz. Ali kitabımızı gönderdik. Her ikisi de görevden alınmış. Evlerine dahi girip çıkamıyorlar. Bayanın yakınları, kızlarına baskı yapıyor kocasından boşansın diye. Şimdi onlar Alevi gelenek ve yaşayışını terk ettikleri için kim bilir ne kadar da pişmandırlar.
Yalova İmam Hatip Okulu’nda bir bayan öğretmen, okuyan düşünen, öğrencilerini, cemaat çevrelerine değil de bizim çevrelere getiren, iktidar yanlısı çevrede bulunanı da görevden almışlar tek suçu arkadaşlarının ricası üzerine söz konusu sendikaya bir ara üye olmuş ama hemen ayrılmış. O da görevden alınmış ağlayarak eşyasını toplamış.
Doğu ve Güneydoğu’da görev yapan öğretmenler, bölgenin koşullarından ötürü teröristler ile bir biçimde ilişkili oluyorlar. Bize yakın bir köye gece gelen teröristler köy imamına kendi lehlerine vaaz yapmalarını, ölenleri için duada bulunmalarını istiyorlar. Devletin koruyamadığı bir çevre ve ortam söz konusu. Devlet bunları batıya doğru gönderme kararı alınca kıyamet koptu. Uçurumları derinleştirmek, cepheleri çoğaltmaya ne kadar teşneler. Milliyetçi Türkçü ruh iyice hortladı. Ve artık muhafazakârlar ile laik ve Kemalistler koalisyon dönemi başladı. Tabii bu süreçte en rahat olan kesim, laikler, Kemalistler, liberaller, Türkçüler vs.
Bu âhlar birilerinin yakasına yapışmaz mı dersiniz!..
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.