Emperyalizm’in (Kapitalizm), global gelişmeler ve liberal politikalar ekseninde nitelik değiştirmesi yoksulluğun da yeniden tanımlanmasını zorunlu hale getirmektedir. Temel ihtiyaçların karşılanabilir olduğu fakat tüketici yaşam standartları içerisinde çok sayıda alt düzey sosyal yaşamın sunduğu beklentilerin karşılanamadığı bir duruma göreceli yoksulluk deniyor. Bu yoksulluk öyle ki, açlık sınırının üzerinde ancak, ortalama yaşam standardının altında bir yaşam sürdüren kişi, göreli olarak yoksul sayılmaktadır. Açlık sınırının üzerinde yaşamayı elindeki mevcut kredi kartıyla borçlanarak sürdürebiliyorlar. Her türlü yoksulluğun yaşandığı büyük şehirlerde, kentsel eşitsizlikler artış göstermekte, marjinenalleşmiş, disorganize ve kuraldışı bir fakirleşmenin tabanı olabildiğine genişlemektedir.
Gittikçe artan işsizler ordusu, geçimini sokaktan temin eden işçiler (işportacılar, sokak satıcıları) sokakta çalışan çocuklar, sokak çocukları ve mafiyoz (mafya) ilişkiler ağına takılmış fedailer, kurbanlar, sokak kadınları, dilenciler, evsizler vs. “Kent yoksunları/yoksullarını” oluşturmaktadır. Üretimin yerini tüketimin alması, tarımın ve hayvancılığın bitme noktasına gelmesi, yoksullaşan Anadolu akın akın büyük şehirlere göç etmesini sağlamaktadır.
Bu durum ise; bir zamanların orta direk şehri olan İstanbul’da yoksul mahalleler oluşturmaktadır. Terör örgütlerine insan kaynağını sağlayan işte bu yoksul mahallelerdir. İnsan olmayanlar tarafından, bu yoksul mahallelerden maşalar devşirmekteler. Hangi duygu ve düşünceler, nasıl bir kişilik yapısı bir insanı terörist yapar? Bütün bunları kodlarını bu mahallelerde sürmemiz gerekmektedir. Sadece yoksul mahalleler büyük şehirlerde yok! Anadolu’nun pek çok yerinde yoksulluğun, eşitsizliğin izlerini sürebilirsiniz. İstanbul’da yapılan 3. Boğaz köprüsünü başarı olarak görmek marifet değildir. Doğuda yolları kapalı o yoksul köylülerin yollarını sürekli açık tutmaktır marifet.
Ülke olarak, ne sanayi ne de tarım toplumu olmayı başarabildik. Ama bizi tüketim toplumuna çevirmeyi başardılar. Sadece yoksulluk değil, vatandaşlar arasında eşitsizlikte terör örgütlerine de insan kaynağı sağlamaktadır. Avrupa’dan İŞİD’e katılan beş bin kişi, Müslüman kimliğinden dolayı dışlananlar değil midir?
BİR İNSAN NEDEN TERÖRİST OLUR?
Başkaları uğruna veya bir ideal adına, düşmanla savaşırken (Kimi düşman ilan ettiyse), kendi canını feda etmeye hazır olan kişilerdir bu insanlar. Kendini toplumdan soyutlamış bir yere ait olamamış, yaşamına bir anlam yükleyememiş insanlardır. Bu ülkenin bir parçası olmak, bu bağlamda aidiyet duygusunu geliştirmek, tabi ki devletin vereceği eğitimle bire bir orantılıdır. Böyle olmuyorsa, eğitimin yeniden kodlanması gerektiğini düşünüyorum. Bireysel kişiliğinin anlamsızlığına ve değersizliğine, buna karşılık içinde bulunduğu küçük grubun ve bu grubun amacının büyüklüğüne, yüceliğine, ölümsüzlüğüne inanırlar ya da inandırırlar. Bir kişi içinde yaşadığı büyük toplumun nimetlerinden nedenli yararlanamıyorsa, o toplumdan nedenli soyutlamışsa, maddi ve manevi acıdan ne kadar yalnızsa ve sevgiden nedenli yoksunsa, kişiliğinin anlamsızlığıyla, değersizliğine ve üyesi olduğu küçük grubun büyüklüğüne ve yüceliğine de o denli çabuk ve kuvvetle inandırılabilir. Aidiyet duygusunun gelişmesinde Çanakkale savaşları o denli önem arz etmektedir. Terörist canice eylemlerde bulunurken kendisine göre bir maske altındaki psikoloji çizerek yaptığı vahşi eylemleri, mantığı içerisinde kendisine zorla meşru olduğu yönde inandırmaya çalışır.
(Devam edecek)
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.