Bin yıllık geçmişi, köklü ve şanlı tarihimizin devamı olan Türkiye Cumhuriyeti, kayıtsız ve şartsız, başka bir yerlerde herhangi bir istikbal aramadan şanlı geçmişimizin kültür ve manevi değerlerinden yararlanarak geleceğini bu istikamette hazırlamak mecburiyetindedir. Aksi takdirde bugünlerde yaşanan elim ve vahim durumların bugün olduğu gibi gelecekte de yaşanması kaçınılmazdır. Ülkemizi bu duruma getiren sebeplere baktığımızda acaba kimlerin vebali var diye düşününce, kimlerin yok ki! Diye cevap vermek acziyetini taşımaktayız. Bugüne kadar mevcut iktidar ve önceki hükümetler içinde biri istisna olmak üzere hemen hemen siyasilerin tamamı misyonerlik hareketleri hususunda karşı tedbir almayarak, hatta bu tür faaliyetlerin oluşumuna çanak tutarak onların rahat çalışmalarına zemin hazırlamışlardır. Örneğin Dinler arası diyalog çerçevesinde dinler bahçesi kurmak, kullanılmaz durumda olan, hatta hiç cemaati olmayan kiliseleri ciddi miktarlarda para harcayarak hoşgörü adına onarmış veya yeniden yapmışlardır. Hatta ülkemize gelen turistleri camilerimizi edep ve adap dinlemeden gezdirmek de yine hoşgörü adına verilen tavizlerdendir.
Bütün bunlar işleri öyle bir noktaya getirdik ki, “cemaat veya hizmet anlayışı ile (!)” “Lailahe İlallah” yazıp/deyip “Muhammeden Resulüllah” demeden/yazmadan imtina edildi. Ezan okudular yine “Muhammeden Resulüllah” demediler. Hutbede “Allah indinde tek din İslam’dır” ayetini uzun zaman okumadı veya okutturmadılar. Bunlar da yine birilerini memnun etmek adına yapıldı.Gençliğimiz ve toplum bunları bizzat yaşayarak bu kültür erozyonuna uğratıldılar. Milli ve manevi değerlerimizi, inancımızı yaşamak ve yaşatmak adına kayda değer bir çaba gösterilmedi. Milli Eğitim müfredatı özümüze ve değerlerimize uygun hale getirilmedi. Bunun sonucunda yetişen gençlik kendi vatandaşına kurşun atacak hale geldi. Bütün bu tavizler hoşgörü adına verilirken diğerlerinin ise bize karşı neler yaptığını başımdan geçen iki anekdot örnek ile anlatmak istiyorum:
Yıl 2012 idi. Türkiye Görme Engelliler Spor Federasyonunda Asbaşkan iken, Görme engellilerin spor branşı olan GOLBOOL milli Takımını Avrupa şampiyonası için İtalya’ya kafile başkanı olarak götürmüştüm. Takımımız bütün maçları kazanarak birinci olunca onun sevinç ve morali ile tarihi bir kent olan Askoli’yi gezelim dedik. Gezerken eski bir kiliseye uğradık. Görme engelli sporcu kafilesi ile hatıra resim çektirip oradan çıktık. Bir süre yürüdükten sonra arkamızdan nefes nefese koşarak gelen bir Hıristiyan bize “durun” dedi. Ve bize güzel şeyler anlatacağını söyledi. Baktı ki onu dinleyecek vaktimiz yok. “Size ben görme engelliler için (Braille alfabesi ile) yazılmış İncil vereyim.” dedi. “Okursunuz, hatta İstanbul’da bir adres vereyim, ora ile irtibat kurun, size Hıristiyanlığı anlatsınlar. Gittiğiniz yerden istediğiniz kadar kaynak temin edebilirsiniz.” Dedi. Daha sonra biz kendi aramızda konuşurken adamın batıl dinini bize nasıl empoze ettiğini ve bizi Hıristiyan yapmak için nasıl canhıraş bir şekilde çalıştığını hayretle karşıladık. Anlatacağım diğer hikâye ise, yaşanmış bir gerçek. Yine İstanbul’da ismini veremeyeceğim görme engelli bir vatandaşı misyonerler 300 dolar karşılığında Hıristiyan yapıyorlar. Ama peşini bırakmayıp takip ediyorlar. Kiliseye gelmediğini görünce bunu bir yerde sıkıştırıyorlar, hatta darp ediyorlar. “Kiliseye niçin gelmiyorsun?” diyorlar. Bu kişi ise “bana niçin vuruyorsunuz?” diyerek “ben Müslüman iken de camiye gitmezdim.” diyor. Biz ise kendi aramızda bu hazin, vahim ve düşündürücü olayı fıkra şeklinde anlatıp gülerdik. Şimdi ise ülkemizin geldiği bu duruma bakarak böyle durumlar için eyvahlar olsun demeden kendimizi alamıyoruz.
Bugünkü olumsuz tabloda yukarda da belirttiğimiz gibi bugüne kadarki bütün siyasi iktidarların vebali az veya çok vardır. Bir istisna var ki o da Milli Görüş Lideri merhum Erbakan Hocamızdı. Sözleri ve icraatları ile geleceğimize ışık tutup aydınlatan müstesna bir liderdi. Allah rahmet eylesin. Mekanı A’li olsun. Amin.
Son olarak aklıselim olarak düşündüğümüzde biz kendi özümüze dönelim, kendi inancımızın ve değerlerimizin tebliğcisi olalım. Ve gece gündüz hiç durmadan bu konuda maddi ve manevi olarak elimizden gelen her türlü çabayı ortaya koyalım diyorum. Vesselam.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.