Dün en küçük sohbet halkalarında, gizli toplantı mekânlarında bile dile getirmenin büyük risk teşkil ettiği meseleleri, bugün binlerce kişinin doldurduğu büyük salonlarda, milyonlarca insanın izlediği TV kanlarında hararetle ifade etmemize rağmen neden o eski bereketi ve heyecanı yakalayamıyoruz?
Dün yasaklar ve baskılar altında, kıt kanaat kurban derisi çalışmalarıyla, dişimizden tırnağımızdan artırdığımız aidatlarla oluşturulan küçücük bütçelerle yaptığımız çalışmaları, bugün devlet destekli milyarlarca liralık dev bütçelerle neden yapamıyoruz?
Dün bisikletlerle, pikapların kasalarında, belki de çoğu zaman kilometrelerce yürüyerek gittiğimiz eski vakıf binalarındaki, gecekonduların tek göz odalarındaki ihlâsı, bugün son model araçlarla, korumalarla gittiğimiz lüks otellerde, yalılarda, konferans salonlarında neden yakalayamıyoruz?
Dün faizli bankaların önünden bile geçmemek için karşı kaldırıma geçerken, faizli bankaların banklarında bile oturmamaya itina gösterirken, neden bugün topraklarımız bankalar, ceplerimiz faizli kredi kartları, yüreklerimiz dünya sevgisiyle işgal edildi? Neden düğünümüzden, evimize, arabamıza, emekliliğimize kadar faizli kredilere mahkûm olduk?
Fransız laiklik hukukuna göre yönetilmek, İsviçre medeni hukukuna göre evlenmek, İtalyan ceza hukukuna göre mahkeme olmak, Alman borçlar hukukuna göre ticaret yapmak zorunda bırakılan Müslümanlar olarak, neden bahsi geçen bu alanlara dair dinimize, değerlerimize, tarihimize ve kimliğimize uygun somut, pratik ve gerçekçi çözüm önerilerini gündemimize alamıyoruz?
Yüzde doksan dokuzu Müslüman olan ve bin yıldır İslam’ın bayraktarlığını yapmış bir memlekette Kur’an ve Sünnetin kesin olarak yasakladığı içki, kumar, faiz, zina, eşcinsellik gibi günahların alenen işlendiği, vergiye tabi olduğu ve reklamının yapıldığı bir düzende neden bu haramlara karşı nesillerimizi ve değerlerimizi muhafaza edebileceğimiz, inandığımız gibi yaşabileceğimiz helal bir sistem konusunda elle tutulur çalışmalar yapamıyoruz?
Neden nesillerimizi ifsad eden, evlerimize, ocaklarımıza adeta parça tesirli bir bomba gibi düşen, diziler, filmler, yarışmalar ve evlilik programları ile ilgili kılımızı bile kıpırdatamıyoruz? İnternetin ve sosyal medyanın yıkıcı etkisine karşı neden gençlerimizi ve ailelerimizi koruyucu çalışmalar yapıp, kapsayıcı önlemler alamıyoruz?
Dünya Müslümanları olarak sayımızın çokluğuna, coğrafyalarımızın her türlü stratejik imkânlarına, petrolümüze, su kaynaklarımıza, maden yataklarımıza, genç nesillerimize rağmen neden halen eziliyoruz, sömürülüyoruz, katlediliyoruz? Tüm bu imkânlarımıza rağmen neden Afrika’da aç kalan, Gazze’de bombalanan, Suriye’de katledilen, Arakan’da yakılan, Bangladeş’te asılan biziz?
Neden İslam ümmeti olarak düşmanımızın belini kıracak, ümmetimizi yeniden ayağa kaldıracak siyasi ve askeri birliktelikleri oluşturamadık? Neden ümmetimizi faizci, kapitalist nizamın sömürüsünden kurtaracak ekonomik birlikteliklerimizi ve iktisadi sistemlerimizi kuramadık? Neden koca İslam ümmeti olarak faizci kapitalist nizama ve emperyalistlerin para sistemine mahkûm olduk?
Biz Müslümanız, Elhamdülillah, Kur’an’ımızın ve sünnetimizin tekliflerine uygun İslami taleplerimizi dile getirmek ve bu konuda ciddi çalışmalar yapmak üzerimize farz değil midir? İnandığımız gibi yaşayabileceğimiz bir sistemin inşa edilmesi için takatimizin sonuna kadar gayret etmek ve gerekirse bedel ödemek Müslümanlık görevimiz değil midir? Yöneticilerimizden ve içinde yaşadığımız sistemden dinimizi rahatlıkla yaşayabilmek adına bir takım taleplerde bulunmak en temel insanlık hakkımız değil midir?
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.