Eski dergileri karıştırırken, Erbakan Hoca ile yapılan bir röportaj dikkatimi çekti.
1980’li yıllarda (Ocak, 1987) çok takip edilen, Mehmet Ali Kışlalı yönetimindeki, haftalık haber dergisi “Haftaya Bakış”ta…
Röportajı yapan, sonraki yıllarda bombalı bir suikasta kurban giden, siyaset bilimci Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı. Mehmet Ali Kışlalı’nın kardeşi.
Röportaj, adeta bugünlere ışık tutmakta. İlginizi çekeceğini ümit ediyorum. Buyursunlar;
Ahmet Taner Kışlalı: -CHP-MSP koalisyonu mu tarihsel bir hataydı, MC’ler mi? İkisi de zaman zaman öne sürüldü?
Necmettin Erbakan: -Bunları hata olarak değerlendiren hiçbir fikre iştirak etmiyorum. 1973 seçimlerinin arkasından MSP’nin CHP ile kurduğu hükümet, o gün için en isabetli çözümdü. Bu hükümet, Kıbrıs Barış Harekâtı gibi, manevi kalkınma hamlesi gibi yararlı hizmetler yapmıştır. Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan sonra ağır sanayi hamlesiyle zaferimizi ve başarımızı farklı boyutlarda sürdüreceğimiz mesajını verdikten sonra dış güçler o hükümetin yaşamasını istemediler. O hükümetin bozulmasını biz istemedik. Bozulmasından sonra, biz millete hizmet için diğer partilerle koalisyon yapmak durumundaydık.
Kışlalı: -CHP-MSP Koalisyonunun bozulmasını dış güçlere bağladınız. Sizce, 12 Eylül’e gelinmesinde de dış etkiler önemli rol oynamış mıdır?
Erbakan: -Olabilir. Türkiye jeopolitik bakımdan dünyanın çok önemli bir yerindedir. Müslüman ülkelerle işbirliği yaptığı zaman, bugünkü dünya dengesi üzerinde çok önemli rol oynayabilecek bir ülkedir. Bundan dolayı dış güçler, Türkiye’nin kendi menfaatlerine uygun gelmeyen istikametlere gitmemesi için ellerinden gelen gayreti göstermektedirler. 12 Eylül’e gelinmesinde, anarşinin tahrikinde, Türkiye’nin kalkınmasına mani olunmasında kanaatimce birçok hareketleri olmuştur.
Kışlalı: -12 Eylül’e gelinmesinde, demokrasinin çıkmaza girmesinin rolü olduğunu herkes kabul ediyor. Oysa hiçbir siyaset adamı geçmişe dönük bir özeleştiri yapmamaktadır. İnandırıcı olmanın ilk koşulu ise, yapılan hatayı kabul etmektir. Ancak hatasını anlamış olan kişi bir daha o hatayı yapmayacağı inancını verebilir. Ne dersiniz?
Erbakan: -Bu fikirlere iştirak etmiyorum. Siyaset adamı mevcut şartlar içinde yapması lazım gelen hareketin en iyisini seçmekle görevli olan kimsedir. O şartlar dikkate alındığında hareketin en iyisini seçmeye gayret etmiştim. Kimseye niçin böyle hareket ettin demek mümkün değildir. Mart 1980’de verdiğimiz bir kanun teklifi ile Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) yapısının değiştirilmesini önerdik. MGK’ya iktidarın yanında parlamentoda gurubu bulunan partiler de katılsın dedik. Bu gerçekleşseydi elbirliğiyle tamamen demokratik kurallar içinde, ülkenin karşı karşıya olduğu problemlere çareler bulabilecektik.
Kışlalı: -Her farklı görüş sahibi parti kurabilmeli midir?
Erbakan: -Evet kurabilmelidir.
Kışlalı: -Özellikle solcu tanınan yazarlara ve sanatçılara pasaport verilmemesini nasıl karşılıyorsunuz?
Erbakan: -İnsan haklarını zedeleyici mahiyettedir. Bu tür idari tasarruflar esasen anayasaya da uygun değildir.
FAİZ, MÜSLÜMAN ÜLKELER ORTAK PAZARI, AET…
Kışlalı: -Faiz konusuna çok önem veriyorsunuz. Faizleri kaldırdığınız zaman nasıl bir sistem öngörüyorsunuz?
Erbakan: -Biz bin yıl faizle yaşamış bir millet değiliz. Faizleri kaldırdığınız zaman çok daha sıhhatli bir yapı meydana gelir. Faizleri kaldırırsak bütün maliyetleri ucuzlatmış oluruz. Malların bedelleri düşer. Siz aynı sermaye ile dolayısıyla daha çok üretim yapacaksınız. Daha çok üretim yapmak için daha çok işçi çalıştırırsınız. İşsizlik problemine büyük bir ferahlama gelmiş olur.
Kışlalı: -Türkiye AET’ye (bugünkü adıyla AB, aö.) girmeli midir, girebilir mi?
Erbakan: -AET faizci kapitalist sistemi tatbik etmek için kurulmuş bir birliktir. Ellerine çok geniş imkân verilmiştir. Birçok ülkeleri de sömürme mekanizmaları mevcuttur. Buna rağmen 25 senede AET içinde gelir dağılımı daha çok bozulmuştur. Enflasyon önlenememiştir, bir süre sonra tekrar hortlayacaktır. Fakirlik dediğimiz sorunu halledememiştir. 30 milyon fakiri, 11-12 milyon işsizi bulunmaktadır. Ve nihayet AET mutlu bir toplum yapısı vücuda getirememiştir. İnsanlar yarınlarına endişe ile bakmaktadır. Mutsuzdurlar…
Kışlalı: -Moda deyimiyle alternatif öneriniz var mı?
Erbakan: -Türkiye için asıl kalkınma Müslüman ülkeleriyle bir ortak pazar kurmasından geçer.
Etkili gazete olmak işte böyle bir şeydir
* İsrail’de haksız bir şekilde alıkonan, gözaltına alınan Orhan Buyruk hakkında manşet yapan tek gazete Milli Gazete’dir…
* eker Fabrikalarının özelleştirilmemesi için en büyük çabayı gösteren ve bunu milim milim takip eden tek gazete Milli Gazete’dir…
* Mavi Marmara Davası’na her adımda sahip çıkan ve bu alandaki gelişmelere bigane kalmayan tek gazete’dir…
* Sağlık Bakanlığı tarafından bir dönem gündeme getirilen ‘Süt Bankası’ konusunda manşetleri ve röportajları ile hatadan dönülmesini temin eden tek gazete Milli Gazete’dir…
* 2. Abdülhamit Han’ın kabrinin “defile mekânı” olarak kullanılmasına şiddetle karşı çıkan ve bakanlığı uyaran tek gazete Milli Gazete’dir…
* Balkanlar’daki ecdad eserlerini muhabir Tolga Saçıkaralı’nın izlenimleriyle sütunlarına aktaran tek gazete Milli Gazete’dir…
Sahibiyle, yöneticisiyle, çalışanı ile “büyük ve etkili gazete” olmak işte böyle bir şeydir...
Doğru söze ne denir!..
Sebahattin Karakelle…
Neredeyse 20 yıldır milletvekili… Şöyle diyor;
“Kalkınma Bakanıma dedim ki, 23 ili neden cazibe merkezi ilan ettik? Kalkındıracağız, refah düzeyini artıracağız, istihdam oluşturacağız, göçü durduracağız, diye! Peki, o zaman neden Doğu Anadolu’daki şeker fabrikalarını özelleştiriyoruz? Devlet fabrika yapmayacak, çünkü hazır fabrika var elimizde şu an. Erzincan Şeker Fabrikası’na 10 trilyon harcadığımız zaman şaha kalkar. O zaman Sayın Maliye Bakanımız, 23 ilin yatırım şehri kararından sonra şeker fabrikalarının durumunu yeniden masaya yatıralım.”
***
Doğru mu? Doğru! Milli Gazete’nin de öteden beri üzerinde hassasiyetle durduğu Şeker Fabrikalarının özelleştirilmemesi fikri, iktidar milletvekillerince daha gür bir sesle dile getirilmeli…
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.