Şükretmek ile şikayet etmek mi dense, herkes şükretmeyi seçecektir. Ancak şükretmek, tenkit edip de doğruya sevk etmenin yerini alırsa, o zaman şükretmek sayılabilir mi acaba?
Şikayet etmek her zaman yanlıştır denebilir mi? Şikayet etmeyi de “sızlanmak” ve “tenkit etmek” diye ayırmak gerekir belki. Yanlışları, hataları, aksaklıkları görünce şikayet etmek gerekmez mi? Öyle olmazsa nasıl “elimizle, olmadı dilimizle” düzelteceğiz veya düzeltilmesine vesile olacağız peki?
“Şükretmek” (gerçek manada şükretmek değil de şükreder gibi yapmak daha doğrusu) ve “şikayet etmek” arasındaki durum, “tedbir” ve “tevekkül” arasında da vardır. Üstüne düşeni yapmadan, yani tedbirini almadan Allah’tan karşılığını beklemek tevekkül sayılabilir mi? Sayılamaz. Aynı şekilde, yanlışı düzeltmek için gereken çabayı göstermeden aksaklığa bile şükretmek de şükretmek sayılamaz.
Bazen, sabahları belli bir hattın otobüsüne binmek durumunda kalıyorum. Kaç senedir dikkat ediyorum, yolcusu oldukça fazla ve insanlar resmen “alt alta, üst üste” seyahat etmek durumunda kalıyor. Zaman zaman biniyorum ve dikkat ediyorum ki, yolcu sayısının haddinden fazla oluşuna rağmen bu sıkıntıyı giderecek herhangi bir tedbir ortalarda gözükmüyor.
Ne olabilir tedbir? Mesela küçük otobüsler yerine körüklü otobüs koymak bile bir tedbirdir. Yapılmıyor. Ya bu hattın yolcularından bu yönde bir talep yok ya da var ama ciddiye alınmıyor. Ancak şöyle de bir tespit söz konusu; insanların serzenişleri ve şikayetleri otobüse binene veya tabiri caizse “kapağı atana kadar” oluyor. Otobüste yerini alan şikayeti, serzenişi kesiyor ve tepkilerini ana baba günü olan otobüse binmeye çalışanlara yöneltiyorlar. Roller değişince sıkıntılar da farklılaşıyor.
Böyle anlık ruh hali ve düşünce değişimlerinin olduğu bir yerde elbette ki kalıcı çözüm çıkmaz. İnsanlar talep etmiyor çünkü. Kendi hakları için gereğini yapmadıkça da aynı manzaraya katlanmayı sürdürecekler muhtemelen.
Kırk yılın başında metrobüse binmek durumunda da kalıyorum. Arabayla gitmek yerine, ki “gidememek” desek yeridir, metrobüs “kötünün iyisi” bir olasılık olarak gözüküyor. Geçenlerde güya “daha pratik olur” diye metrobüse bineyim dedim. 3 duraklık bir seyahat uğruna yaklaşık yarım saat bekledim. Otobüsün gelmesini değil, geçen yaklaşık 25-30 otobüsten birine binebilmeyi…
Akşam 19.30 sularında bile boş (yani içeri sıkış tepiş doluşacağımız) bir otobüs bulabilmek mümkün olmadı. Bekledikçe manzara değişmedi. Durakta bekleyen kadınlı erkekli gruplar, gelen otobüslere bir şekilde “istiflenmeye” çabalayıp durdular.
Bir düşününce, bu iki durum da başlı başına insan onur ve haysiyetine aykırı durumlar değil midir? İnsanları bir yerden bir yere ulaştırmak, bunu da kısa sürede yapmak bir hizmettir, amenna. Ancak, bunu yaparken de insan onur ve haysiyetini gözetmek gerekir herhalde. İnsanları bir kutuya istiflemek yetmemeli…
Yolda yürüyen bir hanıma dokunsanız toplum tarafından göreceğiniz haklı tepki, misal metrobüste birbirlerine yapışık giden kadınlı erkekli insanlar için geçerli olmuyor mesela. Aslında bu bile insani durumun dışına çıkıldığının ve buna alışıldığını göstermiyor mu? Bitmek bilmeyen ve bitecek gibi de durmayan trafik çilesine takılmadan, daha kısa sürede bir yerden bir yere gidiyoruz diye insan onur ve haysiyetine, ahlaki kriterlere muhalif bir durumu “şükür” vesilesi görmek diye bir şey olabilir mi?
Bu durumda “şikayet etmek”, gerçek manada bir “şükür” vesilesi için gerekmez mi?
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.