Van depremi sadece bölge halkını değil, bizi de yüreklerimizden vurdu, sarstı. Ancak görünen o ki, bu felaketlerden henüz ders almış değiliz.
Çünkü yıkılan, çatlayan binalar bir kez daha gösterdi ki, daha medeniyet çıtasını yükseltecek çok mesafemiz var.
Sanki ilk kez yaşanıyormuş gibi binaların altında can veren bedenler, yürek dağlayan görüntülerin faturası, insan elinin yaptığı ihmallerden kaynaklanıyor.
Bu çok net görünüyor.
Gazetelerde sekiz sütuna bir manşet vardı. Ağlayan bir baba, "Ben meğer çocuklarıma tabut yapmışım" diyor. Mesleği ne biliyor musunuz bu babanın: Müteahhit. Evet göçük başında gözyaşları içinde olan müteahhit, sadece ailesini değil, kimbilir kaç kişinin canına kıydı?
Bu binaları yapan biz... Ruhsat veren biz... Rant kazanan biz... Oturup seyrine bakan biz! Biz, biz... Yani insanoğlu! Oturup ihmallerimizden dolayı yüreği dağlanan yine biz!
Deprem bize şunu tekrar hatırlattı: Disiplinsizlik, kuralsızlık ihmalleri doğuruyor. Hal böyle olunca "can"larımız gidiyor.
Kızılay meselesine ne demeli? İdari ve hukuki problemler olduğu aşikar. Ancak bürokrasinin getirdiği acı felaketleri de mi görmedik. Yardımların bir an önce ihtiyaç sahiplerine verilmesi gerektiği şu dönemde, Kızılay‘ı tartışmak abesle iştigal etmek değil de nedir?
Evet. Tekrar, bizi depremin değil, kalitesiz bina ve uzman eksikliğinden kaynaklandığı gerçeğini görelim. Hırsıza, soysuza ruhsat verme hastalığını terk edelim.
Milletçe bazı hatalarımızı gözden geçirelim, ancak hatalarımızı öncelikle kabullenerek.
Nedir bunlar?
-Kuralsızlık,
-İşini yapmamak,
-Denetimsizlik,
-Gözyummak,
-Önemsememek,
-Rant,
-Rüşvet... v.s., v.s...
Gelelim terördeki ihmallere...
Öncelikle ekranda kendini dedektif sanan bir televizyoncu depremi "ırkçı bir yaklaşım"la eleştiri getirdi. Bol keseden salladı...
Ekranda canlı yayında milyonlarca kişinin gözü önünde, yanlış zamanda, yanlış kişilere, yanlış yerde ve yanlış sözler söyledi.
Terör zaten devam ede gelen bir olgu. Ancak burada da tıpkı depremde yaşanan ihmaller zinciri kendini gösteriyor.
Alınması gereken tedbirler belli... Ama aynı karakol baskını, sonra yine şehit sayıları... Döngü kısır bir şekilde devam ediyor.
En çok şehit verdiğimiz karakol Çukurca... Bakıyorsunuz bu kadar şehit sayısından sanki ders alınmamış gibi yine aynı ihmaller zinciri devam ediyor.
Terör baskınında ihmal olur mu?
Olursa can kaybı ilanihaye devam eder, ediyor da... Gencecik fidanlarımız daha hayatın baharında yeryüzünden çekiliyor.
Terör belası bir yandan, felaketler bir yandan. Allah bizi cezalandırmak mı istiyor, acaba neden bu sarmal devam ediyor dersiniz?
Kader zulmetmez, adalet eder. Acaba başımıza gelenleri hak ediyor muyuz diye insanın aklına geliyor.
Ama bu ihmaller zincirine baktığınızda, galiba hak ediyoruz.
O bölgede reform yapmayan biz, teröristler mücadele etmeyen biz, gerekli tedbirleri almayan yine biz!
Terörde de: aynı ihmaller devam ediyor. Her baskın sonrası "hamasi" nutuk atılır. Sonra "kardeşlik" duygularımız pekişir. Bir müddet sonra unuturuz.
Sonra? Yine mayına basan ve şehit düşen Mehmetçik haberi yürekleri dağlar, ateş düştüğü yeri yakar. Fidanlarımızı tabutlara yerleştirdikten sonra, hüngür hüngür ağlarız. Bu zaafiyeti yine görmezden geliriz.
Artık bu ihmaller son bulsun. Gözyaşı dinsin. Analar ağlamasın.
Toparlayalım:
İzmit depreminden Van depremine kıyasla tek farkı gözlemledim. O da artık yardımların hızlı bir şekilde yerine ulaşması.
Bütün olumsuzluklara rağmen hâlâ insanlarımız aktif olarak mağdurların yardımına koşuyorsa, bazı "değerlerimiz" henüz ölmedi demektir.
İnsani hasletlerimiz hâlâ yaşıyor... Her şeye rağmen olağanüstü bir dayanışma sergilendi. Sistemin aksaklığına ve mahalli idarelerin yetersizliğine rağmen, güzel bir dayanışma sergilenmesi mükemmel bir sinerjinin olduğunu gösteriyor. Bu aziz milletin ruhunda çok daha derin duyguların henüz ölmediğini gösteriyor.
Zira, en temel güç: insanımızın içindeki bu duygusal bağ diyebiliriz.
Umarız devletin üzerindeki bu hantal yapı en kısa sürede kalkar. Türkiye birçok değişim aşamasının eşiğinde. Kentsel dönüşüm gerçekleşmeli ve kamu binaları kale gibi tekrar inşa edilmeli.
Terör zaten başlı başına değerlendirilmesi gereken bir bela! Ancak ufak ihmaller olmasa... Çünkü ufak gibi görünen zafiyet, nice canlarımızın yanmasına sebep oluyor.rtık, gerçekten "yeter!"
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.