Savaş, eğer insanın maddi ve manevi varlığı tehlikeye
girmişse, tehdit edilmeye başlanmışsa ya da az veya çok tahdit,
sınırlandırılmakla karşı karşıya kalmışsa, kaçınılmaz olarak baş vurulacak bir
mekanizma olabilir. Olabilir, çünkü belirtilen şart ve nedenleri giderecek bir
yol daima vardır. O da, olumlu veya olumsuz olarak algılanan duygu, düşünce ve
niyeti mümkün olabildiği ölçüde tam ve eksiksiz ortaya koyarak tartışmaya
açmaktır. Belki bu bireysel bire bir ilişkilerde geçerli olabilir görünürken,
örgütlü siyasal kuruluşlar veya topluluklar, hele devlet denilen kurum
bakımından gerçekçi bulunmayıp dikkate bile alınmaz diye bakılabilir.
İşte o zaman, savaş ile onun yöneldiği hedefin, insanın
maddi ve manevi varlığı ölçü değeri alınarak, belirlenmesi, tanımlanması,
meşruiyetinin gerekçesine bakmak zorunluluğu ortaya çıkar. Elbette insanın
maddi ve manevi varlığını oluşturan değerlerin, bizzat ona içkin olduğunu
düşünme gereğini göz önünde tutuyorum. Çünkü savaş somut, fiili, sonucu açık ve
belirleyici bir olgu olduğu için, insanı soyutlayarak tanımlanması ya da
belirlenmesi yapılamaz. Buna bağlı olarak savaşın yöneldiği hedef ancak,
karşılıklı ilişkiyi gerektirir ve ilişki de iki varlık ya da özneyi zorunlu
kılar. Dolayısıyla tehlike, tehdit veya tahdit olarak ortaya çıkan durumun
karşılıklı öznelerinin konumu başlangıçtaki niteliğiyle devam etmez, her an
beklenmedik değişiklikler baş gösterebilir.
Ortadoğu daki, deyim yerindeyse haksız yönetimler (Fransız siyaset ve Anayasa
Hukukçusu M. Duverger, haksız demokrasi deyimini kullanır. Benim haksız
yönetimler deyimini kullanmam tamamen farklı anlam ve içeriktedir.)
bakımından, adına savaş denilse de, buradaki açıklamalar bağlamında, öyle
sayılmamaları gerekmektedir.
Çünkü bu Haksız Yönetimler in, savaş olarak
niteledikleri olaylar, hedef olarak, insanın maddi ve manevi değerleriyle
herhangi bir ilişki içinde olmamışlardır. Yeri gelmişken belirtelim, başlangıcı
itibariyle Filistinlilerin savaşı bunun dışında tutulmalıdır. Kimi zamanlarda
bu niteliğini tam korumuş mudur Herhangi bir yargıda bulunmanın bazı verilere
ihtiyacı olduğu söylenebilir. Yine de Filistinliler bakımından savaş durumu
sürmektedir. Çünkü İsrail, insanın maddi
ve manevi değerine karşı tehdit, tehlike ve tahdit niyet ve eyleminde en küçük
bir değişiklik yapmış değildir.
Evet, Ortadoğu daki haksız yönetimler , savaş olarak
kendilerince tanımladıkları neden ve gerekçeleri, savaş olmadığı zamanlarda
da mahiyeti itibariyle devam ettirmişler ve uygulamışlardır. Onun için
haksız dırlar, ama kendi varlıklarının kurulması, yerleşmesi ve sürmesi için
haksız bir halka ihtiyaçları vardır. Çünkü insan maddi ve manevi
değerleriyle, hiçbir zaman somut insan olarak ortaya çıkamamıştır.
Siyasal birer sistem olarak tanımlanan monarşilerde, oligarşilerde,
diktatörlüklerde bile, insan maddi ve manevi değerleri belli ölçülerde tehlike,
tehdit ve tahdit edilmiş olmakla birlikte, somut ve gerçek insan olma
niteliğinden bütünüyle uzaklaştırılamamıştır. Zaten bu siyasal sistemlerin
belli bir süre mahiyet ve nitelik değişimi, işte bu somut ve gerçek insan
kalabilme niteliğine dayanılarak gerçekleştirilebilmiştir. Katı ve şiddetli
totaliter niteliğine rağmen Sovyet Dönemi Rusya sında, mesela bir SAKHAROV, bir
SOLZENİTSİN, bir Mustafa CEMİLOĞLU insanı maddi ve manevi değerleri yönüyle
uyandırabilmişlerdir.
Bu açıdan Ortadoğu nun haksız yönetimleri herhangi bir
siyasal sistem ölçeğiyle de belirlenemeyecek amorf bir şekil ortaya
koymaktadırlar. Tanımladıkları savaş durumu olsun veya olmasın, Ortadoğu insanı
maddi ve manevi değerleri itibariyle bunların tehdit ve de tasallutuyla daima
karşı karşıya kalmıştır. Bunu tersine çevirdiği topyekûn ve tamamıyla reddedip
devirmediği takdirde haksız yönetimler in halkı kabulünden kurtulamaz gibi
görünüyor. Gerisi, kuyruğuyla oynayan tilkilerin İKTİDAR OYUNUDUR sadece.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.