Bu Ramazan’da diğerlerinde yaptığım gibi her gün “bir cüzden seçme” yerine çeşitli konularda yazmayı düşünmüştüm. Ama eşimin ağır ameliyatı her gün yazmamı engelledi. Ancak son günlerde mukabeleyi aheste aheste okuyan Hafız İlhan Tok’tan izleyince cüzlerdeki mesajlar daha belirgin bir şekilde hafızamda billurlaştı. 27. cüzde geçen Zariyat suresi 55. ayeti beni çok düşündürdü. Orada Yüce Rabbimiz: “Sen öğüt ver (yahut hatırlat) zira öğüt ve hatırlatma müminlere fayda verir” buyuruyor ve müjde vermiş oluyor.
Ama biz öğütlerin fayda verdiğini göremiyoruz. Öyleyse bu millet mümin (inançlı) değil mi, Kur’an’a Hz. Muhammed’e (sas) ve İslam’a inanmıyor mu? Aslında milletimiz inanıyor. İnanıyor ama inançlarında bir zafiyet var. Bu nedenle öğütlerin etkisi belirgin olarak görünmüyor. Şu halde yapılacak bir şey var. O da iman takviyesi yapacak şekilde öğüt vermek ve bilgilendirmektir. Her cenazenin arkasından Yasin-Tebareke hatimleri yapılıyor ama bunlarda inanç takviyesi yapacak biyolojik, astronomik, hatta fiziksek ve elektronik bilgiler açıklanmıyor. Hâlbuki bunlar açıklandığı takdirde inancı çok zayıf olanlar bile etkilenecek ve diğer öğütlerden de faydalanacaktır. İşte o zaman halkımızın öğütlerden yararlandığı açık ve net biçimde görülecektir.
Yine bu surede başlayıp yine bu surede biten Kamer suresindeki ayetler din görevlilerini etkili bir şekilde uyarıyor. Nuh kavminin Peygamberlerini inkar ettikleri ve sunduğu ilahi mesajları kabul etmedikleri için 15. ayette “inanan bir grup dışında o kavmin helak edildiği ve kalıntılarının ibret olarak bırakıldığı” bildirildikten sonra 17. ayette Yüce Rabbimiz :“Biz Kur’an’ı öğüt almak ve hatırlamak için kolaylaştırdık; öğüt almak, hatırlamak isteyen var mı? Sorusunu yöneltiyor. Arkasından Yüce Allah “Ad” kavminin (peygamberleri) yalanladığını haber verip onları nasıl rüzgârla helak ettiğini bildirdikten sonra yine 17. ayet 23. ayet olarak tekrar edilerek; “Biz Kur’an’ı öğüt almak ve hatırlamak için kolaylaştırdık; öğüt alan, hatırlayan var mı?” Diye sormaktadır. Arkasından Semud kavminin peygamberleri veya onların uyarılarını yalanladığı haber verilip onları bir sayha ile nasıl helak ettiğini bildirdikten sonra yine 17. ayet 32. ayet olarak tekrar edilerek: “Biz Kur’an’ı öğüt almak (veya hatırlamak) için kolaylaştırdık; öğüt alan (hatırlayan) var mı diye tekrar sormaktadır. Arkasından “Lutkavmi”nin uyarı veya uyarıcıları yalanladığı haber verilip onların da nasıl azaba çarpıldıkları bildirildikten sonra 17. ayet bu defa 40. ayet olarak tekrar edilerek: “Biz Kur’an’ı öğüt almak (veya hatırlamak için) kolaylaştırdık; öğüt alan (hatırlayan) var mı” diye tekrar sormaktadır. Arkasından Firavun’un da uyarı veya uyarıcıları yalanladığı haber verilip tüm inkârcıları bir millet kabul ederek surenin 51. ayetiyle: “Sizin gruplarınızı kesin olarak helak ettik; hatırlamak isteyen var mı?” şeklinde sormaktadır.
Tüm bu özet açıklamalardan sonra bir düşünelim! Yüce Rabbimiz dördü aynı kelimelerden ikisi de “hatırlayan var mı” kelimesiyle bunlara katılan altı ayetle bize neleri tebliğ ediyor? Evet! Birçok şeyi tebliğ ediyor, bildiriyor ve uyarıyor; ama bazı hocalarımız sadece Arapçasını okuyup hatimleri bitiriyorlar. Dinleyicilerin bu mesajları alması mümkün olmuyor. Evinde tercümeden okumaları mümkün ama bir din görevlisi gibi anlamaları mümkün mü? Yüce Allah’ın bir surede konular değişik de olsa dört hatta altı şekilde aynı soruyu sorması okuduklarımızın sorgulanmasını gerektirir.
Bu seneden geçti ama Ramazan’dan sonra halkımızı davet ederek açıklamalı birer hatim başlatabiliriz. Bunu beşer sayfa olarak yaparsak biraz fazla zaman alır ama çok faydalı olur. Gelecek Ramazan’da ise öğleyin okuduğumuz cüzü ikindi namazından önce veya sonra açıklamasını yapmaya niyetlenelim. Bu niyet bile bizim önümüzü açacak, bela ve musibetlerden kurtaracaktır inşallah.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.