Televizyon ve gazete haberlerine bakarak ülke hakkında kötü bir kanaate varmayın.
En iyi istatistik, kendi köyünüz, mahalleniz veya sokağınızdır.
28 Şubat 1997 post-modern darbe yapıldığı günlerde 30 ile 50 arasında değişen Prof. ve Doçentlere haftada bir gün tefsir sohbeti yapıyorum.
Bir Cumartesi akşamı evine davet eden bir profesörümüz, ülkenin durumunun iyiye gitmediğini, bugünkü çok satan gazeteye göre İstanbul’da kendini satan vesikalı 500 bin kadın haberini okuduğunu anlattı.
Ben de ona “Bu haber, gazete sahiplerinin olmasını istedikleri haberdir. İstanbul’un yedi yüz civarında mahallesi var. O zaman her mahallede 700 vesikalı kadın olması gerekir ki her evde bir tane olduğunun haberidir bu. Sizin sokakta bir tane var mı?
“Yok”
Öyle ise bu haber yalandır.
İnsanımızın çoğunluğu hâlâ iyidir.
Eğitim yoluyla değildir bu iyilik.
İslami eğitimden geçen insanımız yoktur.
Ben, medrese eğitiminden sonra imam-hatip, ilahiyat ve Haseki eğitiminden geçmeme rağmen, İslami eğitim gördüm diyemem.
Örf, adet ve geleneklerimizin kaynağı İslam dini olması nedeniyle hala sağcımız da solcumuz da iyidir.
En iyi eğitimi almış Prof., general, genel müdür…. Vatana ihanet iddiasıyla yargılanıyorlar, bir kısmı da dağlarda teröristlik yapıyorlar.
Avrupa’nın hiçbir şehrinde, hiçbir ticaret merkezinde “Gelin, alın, çek, senet, kefil istemiyoruz, otuz ay taksitle” yazısını göremezsiniz.
Ama Türkiye’de görürsünüz.
Esnaftan öğrendiğime göre Türkiye’de borcunu ödemeyen insan sayısı yüzde onu geçmiyormuş.
Yani o gazete ve televizyonlarda şu kadar çek ve senet dönmüş haberi yüzde onu geçmiyor.
Yine de bu “halkımızın yüzde onu sahtekâr” anlamına gelmez.
Umduğunu bulamayan, hesabını yapamayan, işleri ters giden, kazaya uğrayan dürüst insanlarımızı da bu yüzde onun içinden düşeceğiz.
İstanbul’un en kalabalık yerinde eşim, çocuklarım ve torunlarımdan bazılarıyla otoparktan çıkarken girişi engellemek için koyulan tuzak, benim arabayı çıkarken yakaladı ve tekeri parçaladı.
Beş yüz metre ilerde lastikçi olduğunu söylediler.
Yürüyerek gittim, tamirci yalnız olduğunu gelemeyeceğini söyledi.
Geri geldim, çaresizce arabanın başında beklerken, bir araba durdu, arabada kendi ailesi duruyordu. Şoför yanıma geldi, ceketi çıkardı, işe girişti ve beş dakikada işi bitirdi.
Ben de cebimden parayı çıkardım, tamirciye vereceğim paranın iki katını sağ elime aldım ve tokalaşırken eline sıkıştırdım.
Parayı geri vermek istedi, ben almayınca arabanın üzerine koydu ve kendi arabasına binip uzaklaştı.
Mayayı bozdurmayalım.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.