Olumsuzlukları yazmaktan ve gerilimli ortamdan bunaldık. Asıl yapacaklarımızı yapamıyoruz. Bizim için çok zor bir durum. Bu kadar gerilimlilik, nefret yüklülük, can sıkıcılık bizi geriyor ister istemez. Ne denli sabırlı olunursa olunsun yaşananlardan etkileniliyor. Biz de etkileniyoruz. Türkiye’yi dolaşıyoruz programlar gereği. Duyuyoruz, tanık oluyoruz kimi durumlara. Duyarlı olununca iste istemez etki altına alıyor olumsuzluklar.
İnsanlar birbirlerinin kuyusunu kazıyor. Taraflar karşı taraftakileri haksız yere jurnalliyor. Eskiden bir deyim vardı: Nahak. Hak olmayan, haksızlık. Bugün ise ne yazık ki bu, tam anlamıyla insanlar arasında bir üslup olmuş.
Dedikodu başını almış gidiyor. Bir yerde oturulmaya, bir araya gelinmeyegörsün. Çekiştirmeler, nefret dolu bakışlar ve suçlamalar günün temel sorunu. Jurnallemeler, ihbar etmeler artık sıradan bir durum. Tabiî bu, en tepeden itibaren başlıyor. Buna fırsat veriliyor, teşvik ediliyor ne yazık ki.
Bir siyasi ekranlarda görünüyor, bir hadis okuyor, Veda Hutbesi’nden örnek veriyor, onu izleyenlerden karşı taraftaki biri: “Vay kâfir vay!” diyebiliyor. Siyasal kamplaşmaların keskinlikleri insanları en olmadık düşünüşlere sürüklüyor. İmanın şartları var. Bu düzlemde inananlar için elbette korku yoktur. İnsanlar, şirk, yani Allah’a ortak koşmadıkça, imanî esaslardan ayrılmadıkça küfürde olmaz. Günahkâr olunabilir, yanlış olunabilir ama böyle bir töhmette bulunulamaz. İman ile küfür arasında belirgin hususlar bulunuyor.
Bu millet dinî konularda ve Müslüman’ca yaşayamamaktan çok acı çekti. Çok da baskı gördü. Tarafların nefreti bir bakımdan da buradan geliyor. Bu, bağlı bulunulan ideolojinin veya dayatmaların bir sonucuydu.
Müslüman olan, İslâmî duyarlığı bulunanların onlar gibi olma zorunluluğu yok. Çünkü İslâm özü itibariyle şefkat ve merhamet özlüdür. Bu temel bir hayat anlayışı. Yüzyıllardır bu medeniyet topraklarında yaşanan da budur. Merhamet ve sevgi bu milleti millet yaptı, büyüttü, kalıcı kıldı. Farklı din ve kültür mensubu insanları bir arada tuttu.
Tarafların nefreti çok yönlü. Biri diğerinden ayrı değil. Evet, gerçek şu ki, biz birbirimize aynayız. Birbirimizden farkımız yok. Zaten bunun için gerilim azalmıyor. Gerilimin gergin telleri üzerindeyiz. Birbirimize ok gibi saplanmaktan haz alıyoruz.
Düşman diye bellenenlere soluk aldırmamak, rızkını kesmek, bir bardak sudan bile esirgemek insanî olmaktan uzak kalmak nasıl bir duygu. Bu, ancak büyük bir nefretten ve düşmanlıktan kaynaklanıyor. Düşman edinmek, duyguları nefrete dönüştürmek kolay bir yol ve yöntem.
Savaşların da bir hukuku var. En istenmeyen bir durumudur insanlığın. Yeryüzünde Habil ile Kabil’den beri süregelmektedir. İnsanlık tarihi savaşlarla sürüyor. İnsanların savaş anındaki vuruşmaları bile merhametlidir. Acı çektirmeden rakibini öldürmek bile bir hüner gerektirir. Savaş bu bir taraf ölecek, ölüyor da. Kaldı ki, yazımıza konu olan Müslümanlar ve siyasal çekişmeler, iktidar olma düşüncesi. Birileri dinî konularda daha duyarlı, kimileri de daha az. Bir kimseyi doğrudan kâfir olarak itham etmek büyük bir vebal ve günah. Ve eğer söz konusu kişi şirk koşmuyorsa Müslüman’dır. Ama günahkâr olabilir.
Nefretli bakış, insanların yakınlaşmasını engeller. Asıl tehlike onların yakınlaşmasını engelleyen bakışlı kimselerin davranışlarıdır.
Kişi fiili olarak kendisinin Müslüman olmadığını, Allah’ı inkâr ettiğini söylemiyor ise ona küfür ithamında bulunmak çok daha tehlikeli ve hatta kendisi bu suçlamanın muhatabı olur. Sanırım kendimizi bir daha gözden geçirmeliyiz. Merhamet ve sevgi kapılarımızı açık tutmalıyız.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.