Emperyalizme güç yetiremeyen Müslümanlar onlardan medet umuyor. Onların tuzaklarına düşüyor onlarla birlikte oluyor.
İdlib katliamını kim yaptı? Bu katliamı dünya kamuoyuna kim servis etti, neden?
Sivilleri zehirli gazlarla öldürmek kimin işine yarar ve neden?
Oyunlar sürekli aynı oynanıyor ve Müslümanlar sürekli aynı oyunların kurbanı oluyor. Bunun benzerini 1991 yılı sonrası Irak’ta yaşadık. Saddam Hüseyin Halepçe katliamı, Kuveyt işgal senaryosu ve Irak’ın işgali. Irak’ın borçlandırılması, rehin alınması, petrollerine el konulması! Abartılan bir Saddam gücü! Ankara’yı vuracak füzeler, insanların korkuya, dehşete itilmeleri. Zalim Saddam Hüseyin nefreti! Irak’a özgürlük, demokrasi ve insan hakları kavramlarının büyücülüğü ve teslim oluş. Çok parçalı bir Irak! Sonuç bunlar.
Dahası ve en çarpıcı olanı emperyalizmin Irak’ta öldürdüğü insan sayısı, zulümler göz ardı. Düşünemeyiş, teslim oluş, ardından da güç karşısında yenilgi ve korku. Amerikan emperyalizmi ile birlikte olmaz isek bizim de işgal olunacağımız, en azından onların sofrasındaki kırıntılara razı oluş. Bu, bir dönemin özeti.
Türkiye’ye Kürtlerin göçü, haklı kabulü. Sonrasında durum ortada ve belli.
İdlib’teki zehirli, kimyasal gazların oluşturduğu travma ve bir sürecin başlaması. Çok değil, ondan bir süre önce Amerikalıların sivillerin bulunduğu bölgelere olan saldırısındaki korkunç tablo. İlginçtir ki bunlar çok da güzel kamufle olabiliyor. Üstü örtülüyor. Nasıl mı?
Neden Amerikalıların yaptığı katliamlar servis olunmuyor. Ne yazık ki bunlar yaşanabiliyor ama hafifsetiliyor. Ve tabiî asıl önemlisi, Türkiye, güneyinde kaynayan bu kazandan, ateşten kurtulmak üzere bir hamlede bulunuyor. Bulunuyor ama Türkiye Müslümanlarının hamasetle yüklenilmesi, yönlendirilmesi, düşündürülmemesi asıl sorun. Ya da asıl konu.
İdlib katliamından ilk tepki insancıl, merhametli, iyiliksever, dost, candan İsrail’den geliyor. Katliama ilk tepkiyi veriyor. Servis alanı genişliyor. Ardından Trump’ın hamlesi. Gelini Yahudi, kızı Yahudi ile evli Trump. Şahin Trump hak edilen cezayı anında kesti. Suriye devletinin en önemli bir merkezini vurdu ve tabiî onlarca insan öldü. Sivil mi değil mi hiç önemli değil. Önemli olan cezanın kesilmiş olması. AB ülkelerinin tamamı memnun, İsrail dört köşe, İngiltere’de bayram. Güdümlü Araplar tebrik ve teşekkür kuyruğunda. Ve tabii asıl önemlisi Türkiye.
Suriye’de Türkiye’ye Amerika tarafından adım attırılmadı. Fırat kalkanı duvarına toslanıldı ve vaz geçildi. Musul ve Kerkük bölgesi bize aittir hayalinin tükenişi. Güneyde bir Kürt devleti kantonunun oluşumuna içten içe razı oluş. Bütün bunların ardından da Amerikan emperyalizminin Suriye’yi vurmasını yeterli bulmayan, devamını isteyen, gerekir ise katkı sağlanabileceği hevesi… Siyasal tıkanıklık ve teslim oluş.
Şu üst akıl gücüne, şu Türkiye’de 15 Temmuz darbesini yaptırana, şu İncirlik’ten darbecilere katkı sağlayana, şu meşhur dillere pelesenk olan terör örgütü başı kişinin himayesini yaptırtana teslim oluş.
Daha da vahimi, Türkiye entelektüellerinin, gazetecilerinin, medya ve siyasilerin ortak sesli söylenişi, bakışı. Amerika’ya sevgi, hayranlık ve teslim oluş.
Nasılsa düşman var. Nasılsa bu büyük güç karşısında çaresizlik ile en iyisi kendi canımızı kurtarma gafleti.
Şu Müslüman coğrafya iki devlet var. Biri Türkiye biri İran. Bu iki gücün çarpıştırılması için hazır gerekçeler de var. Şia, Beşar Esat, Rusya vs.
Böylesi bir durumda Çin’i nereye oturtacağız? Yükselişi ne olacak?
Bir emperyalden kurtulup bir diğerine sığınış o olmadı tekrar eskisine dönüş.
Eyy Amerika sen bizi Suriye bataklığına ittin yalnız bıraktın başımıza çoraplar ördün, sonra da onlarla birlikte oldun diyemeyiş. Ve daha vahimi “Eyy Amerika az yaptın, hadi Suriye’yi daha çok bombala. Oh yüreğimizin yağları eridi, var ol. O ölenler sivil değil ki hepsi Esatçı, İrancı, Rusçu. Yeter ki İsrail ile dostluğumuza halel gelmesin, üzülmesin, rahatlasın…”
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.